top of page
Yazarın fotoğrafıWEP

Üniversiteler uluslararası öğrencileri yeniden nasıl kazanır

Yavuz Yılmazoğlu

2021, tüm dünyadaki yüksek öğretim kurumları için COVID-19 sonrasına kendilerine nasıl taşıyabileceklerini keşfetme yılı olacak.


Dünyanın dört bir yanındaki kurumlar ve devletler, COVID-19 nedeniyle hem yerli hem de uluslararası öğrencileri için acil durum önlemleri almak zorunda kaldı.


Bazı devletlerde hükümet yetkililerinin uluslararası öğrenciler ile ilgili açıklamaları yüksek öğretim kurumlarını zor durumda bıraktı. Bazıları dolaylı olarak, bazıları ise doğrudan “Eve dönme vakti geldi,” ifadelerini kullandı.


Herkes bunların ‘iyi niyetle’ söylendiğine inanmak istedi. Hükümet yetkililerinin ‘bir anlık heyecanla’ söylediği bu sözlerin ardından, aynı ülkeler bugünlerde, uluslararası öğrencileri yeniden davet etmeye çalışıyor. Birçok eğitim kurumu ise bu öğrencilerin güvenini kazanmaya çalışıyor. Bu ifadelerin etkilerini ancak uzun vadede görebileceğiz.

Ülkelerin itibarı söz konusu

Uluslararası eğitim her zaman çok hassas bir sektör olmuştur. Öğrencilere ev sahipliği yapacak ülkelerin doğru algıyı oluşturabilmeleri için zaman, bütçe, çaba ve sabır gereklidir. Zaman içinde sonuçları gerçekten son derece heyecan verici olabilir. Bu işi başarıyla yapabilen ülkeler, bu sayede bu algıyı güçlendirecek olan elçilerini, araştırmacılarını ve dostlarını kazanırlar.


Ancak, bu algıya zarar vermek çok daha az zaman alır. Bazen medyada çıkan bir haber, haberin veriliş şekli ya da kullanılan kelimeler çok daha büyük bir soruna dikkat çekmeye yeterli olur. Ancak iyi haber şu ki, insanların bu haberleri hızlıca unuttuğu da bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Uluslararası ilişkiler, insanların bu kısa süreli bellek özelliğinden çok faydalanır. Örneğin, 2009 yılında Avustralya’da eğitim gören 70 bin Hintli uluslararası öğrenci sayılarında 2010 yılında %50’ye varan büyük bir düşüş oldu. Bunun sebebi, ülkede Hintlilere yönelik olarak bir anda artan ırkçı saldırılardı. Bu haberlerden 10 yıl sonra, 2019’da, Avustralya Hükümeti Hindistan ile işbirliklerini güçlendirmek amacıyla bir iyi niyet anlaşması imzaladı. Ardından, Avustralya’nın önde gelen üniversiteleri Hintli öğrencileri geri getirmek için, bir bir, Hindistan stratejilerini hayata geçirmeye başladı.


Geçen yıl, COVID-19’un etkisiyle, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve uluslararası öğrenciler açısından popüler olan birçok ülkede Çinli öğrencilere yönelik ırkçı saldırılar oldu. Bu öğrencilerin bazıları duydukları rahatsızlık nedeniyle ülkelerine geri döndüler. Bazıları sömestrlerini online olarak sürdürüp, derecelerini dijital olarak yapılan mezuniyet törenlerine katılarak tamamladılar.


COVID19 ile hayatımıza giren ‘yeni normal’ nedir?


Geliştirilen aşılar ile birlikte, dünyanın birçok köşesinde COVID kısıtlamaları azalıyor ya da azalmasına yönelik çalışmalar hızlanıyor. Mutasyonlu virüs açıklamalarına rağmen artık ‘yeni normal’i konuşmaya başladık.


‘Yeni normal’i düşünürken bir yandan da ‘eski normal’ in ne olduğunu hatırlamak gerekiyor. Uluslararası eğitim hatta genel olarak eğitim için gelecek strateji oluştururken, bunu ancak ‘eski normal’ in verilerini temel alıp başlangıç noktası belirleyerek değerlendirebiliriz.


UNESCO’nun raporuna göre, 2017 yılında dünyadaki uluslararası öğrenci sayısı 5.3 milyondu. Her ne kadar öğrencilerin ülke tercihleri çeşitleniyor olsa da, bu öğrencilerin bir milyonu Amerika Birleşik Devletleri, yaklaşık 500 bini ise Birleşik Krallık üniversitelerinde okuyordu.


Bu toplam sayının yarıdan fazlası gelişmiş ülkelere yönlenirken, gelişmekte olan ülkeleri tercih eden öğrenci sayılarında, bazen dikkate alınmasa da, düzenli bir artış göze çarpıyordu. Bu ülkelerin cazibesi çoğunlukla bulundukları bölgeye yakın olması ve uygun yaşam koşullarını sağlamasından kaynaklanıyor.


Mesela, Çin’de okuyan uluslararası öğrencilerin büyük çoğunluğu Doğu ve Güney Doğu Asya ülkeleri olan Güney Kore, Tayland ve Pakistan’dan geliyor.


Bir diğer örnek ise Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinden öğrenciler için cazip bir alternatif olan Türkiye. Türkiye’yi tercih eden uluslararası öğrencilerin geldiği ülkelerin ilk üçünü Suriye, Azerbaycan ve Türkmenistan oluşturuyor. Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu’nun en son verilerine göre Türk üniversitelerinde 125 bin uluslararası öğrenci okuyor.


COVID-19 sonrasında uluslararası eğitimin kazananları


2020 yılında uluslararası öğrenci hareketliliği durma noktasına geldi. Eğitim kurumları neler olduğunu tartışırken, öğrencilerin ne düşündüğü çoğunlukla gözden kaçırıldı. 2020 yılında her ne olduysa, 2021 ve devamında olacaklara karar verecek olanlar, pek tabii, öğrenciler olacaktır.


Uluslararası eğitimin kazananları, stratejilerinin merkezine öğrencileri koyan kurumlar olacak. Bu konu, öğrenciler için Covid19 önlemleri almak, dijital başvuru süreçleri geliştirmek veya bir yandan uluslararası öğrenci gönderme konusunda popüler olan bir yandan da bu öğrencilere eğitim vermek için cazip hale gelen ülkelerde şube açmaktan çok daha önemli.


Uluslararası eğitimin kazananları aşağıdaki 6 temel madde ile gruplanan soruları soranlar olacak:


1) Strateji planım var mı? İyi bir plan nasıl olmalı? Plan yaratıcılığı ve gerçekleri doğru şekilde buluşturuyor mu?


2) Hedefleyeceğimiz ülkeleri açık fikirli bir şekilde mi belirledim? Bizi şaşırtmayan her zaman ki ülkeler mi yoksa artık bu liste konusunda daha mı esnek olmalıyım?


3) Bulunduğum ülkenin jeopolitik stratejisini dikkate aldım mı? Böyle bir strateji var mı? Bu bir rapor olarak değil de farklı formatlarda karşıma çıkmış olabilir mi?


4) Öğrenciyi motive eden unsurlar ne? Öğrenciler daha iyi iş olanakları için mi, daha iyi bir yaşam tarzı için mi, yoksa, moda olduğu için mi yurtdışında okumayı tercih ediyor.


5) Kurumumda önceliklendireceğim programlar var mı? Uluslararası öğrencilere çekici gelecek olan; öğretim programlarımız mı, akademik araştırma ortamımız mı yoksa bütünüyle eğitim ve yaşam deneyimi mi?


6) Tüm kurumu kapsayan bir dijital stratejimiz var mı? Sürdürülebilir bir strateji mi yoksa Covid nedeniyle acil durum için oluşturulmuş bir strateji mi?


2020 yılının etkilerinden kurtulmak için bir 10 yılımız olamayabilir. Dolayısıyla, değişimi yönetmek için herkesin verimli şekilde işleyen stratejilere ihtiyacı var. Esasında her zaman tek değişmezimiz bu. Bu altı maddenin üçündeki sorulara cevap verebiliyorsak, stratejimizin yarısı hazır demektir.


Tüm farklılıklarını zenginlik olarak tanımlayarak, uluslararası öğrencileri içtenlikle karşılayan ülkelerdeki kurumlar, geleceğin en başarılı ve cazip eğitim kurumları olacaklar.



Bu yazının orijinali, İngilizce olarak University World News için yazılmış ve 13 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Comments


bottom of page